bu sene biten eylülle gelmedi mektubum.
ve van gogh kardeşine yazıyor bir mektup, "insanı kendi içinde kapalı tutan, çevresine aşılmaz duvarlar ören şey nedir her zaman bilinemez, ama yine de birtakım parmaklıkların, kapalı kapıların, duvarların varlığını hissederiz" diyor önce, sonra soruyor "insanı bu esaretten kurtaran nedir bilir misin?" çok derin ve ciddi bir sevgidir elbet. "adeta sihirli bir güçle hapishanelerin kapısını açan işte budur. bu olmadı mı insan ömür boyu hapiste yaşıyor."
sanırım ben hapishanemde yaşayıp gidiyorum farkına bile varmadan.
sanırım ben hapishanemde yaşayıp gidiyorum farkına bile varmadan.
eylül bitip ekim ayı başlarken beni bambaşka bir ruh hali sarıyor: daha mutsuz, daha az sevecen. çünkü ekim demek, bir yaş daha yaşlanmak demek benim için. ve henüz hayatta istediğim, arzu ettiğim, elde etmeyi umduğum şeyleri yapabilmekten bu kadar uzakken bir yaş daha yaşlanmak bana haksızlık geliyor.
işte fırsat. yeni yaşım hepsinden daha kutlu olsun. bir yaşı daha boşa geçirmemeyi diliyorum mumlarımı üflerken.
teşekkürler. sevgiyle.
işte fırsat. yeni yaşım hepsinden daha kutlu olsun. bir yaşı daha boşa geçirmemeyi diliyorum mumlarımı üflerken.
teşekkürler. sevgiyle.
elifim senin doğum günün ne bu depresiflik nese yağmuru bekleyiniz.
YanıtlaSil