Sayfalar

4 Temmuz 2015 Cumartesi

krakuff

sabahın erken saatlerinde, hiç durmamacasına yağmur yağıyor ve bu eski şehirde sıvaları dökülmüş
eski evlerin içinden tıngır mıngır ilerleyen eski tramvaylar, insansız geniş meydanlar, eski şehri çevreleyen park  korkutucu biçimde kasvetli görünüyor. istasyondan rynek glowny'ya yürürken meydanın köşesindeki meryem ana kilisesinin yüksek kulesinden yükselen bir borazan sesi tüylerimi diken diken ediyor. 1300'lerde sabaha karşı şehri istila etmeye gelen tatarların şehre girişini haber veren ortaçağ askerinin borazanının sesi bu. borazanı çalan asker boğazına giren bir tatar okuyla can verirken şehrin dehşet içinde uyanışını düşünüyorum..
şemsiyem yok ve henüz ekim ayında 3 derece olan havada sırılsıklam, kendimi  sıcacık görünen bir kafeye zor atıyorum. yumuşak koltuklar turistler ve yerlilerle tıklım tıklım dolu, demek burdasınız insanlar :)
böylece krakow'la tanışmamız şehrin en az kendi kadar kasvetli gerçekleşiyor. ve ben görür görmez şehirden uzaklaşmak istiyorum, çünkü yağmur iki gün boyunca hiç durmuyor ve yahudi mahallesinde eski bir binadaki hostelimin karanlık, rutubetli ve seramik devasa bir sobayla ısınan odasında otururken gözlerim eski yahudi efsanesindeki golem'i arıyor.. fakat birkaç gün sonra soğuk sonbahar güneşinde şehri bilmem kaçıncı defa turlarken tüm bu hislerim yok oluyor ve yüzlerce yıl tatarlardan, ruslara, ruslardan almanlara istilaya uğramış fakat her savaştan sağ kurtulmuş bu şehre şefkat duyuyorum..
krakow'da dolaşmak çok kolay, birkaç gün içinde hem her karışına ayak basmak hem de keyif yapmak mümkün.

ilk olarak başlanabilecek yer, birçok yerde olduğu üzre eski şehir meydanı elbette. avrupa'daki en büyük ortaçağ pazar meydanı (rynek glowny), şehrin tam ortasında yer alıyor. meydan cloth hall denilen kapalıçarşı, meryem ana kilisesi, adalbert kilisesi ve  town hall towerla çevrili, tabiki klasik olarak da oteller, kafeler ve restoranlarla dolu.
şehrin diğer gezilecek yerleri bu meydandan ayrılan sokaklarda: meydanın sol tarafından başlayarak
sağ taraftaki wawel kalesine uzanan yola kraliyet rotası deniliyor. şehir surlarının da başlangıcı olan barbican'dan başlayan kraliyet yolu, şehrin en büyük geçiş kapısı olan florianska kapısı'ndan şimdilerde bir alışveriş caddesi olan florianska caddesi'ne doğru devam ediyor. cadde boyu ilerleyince köşede st. mary church (bazylika mariacka) ve meydanda cloth hall (sukiennice) bizi karşılıyor. meydanın sol tarafından devam ederseniz o güzel fakat eski çok eski aziz peter ve paul kilisesi'ne (sw. piotra i pawla) oradan da wawel kalesine (zamek krolewski na wawelu) ulaşıyorsunuz. wawel kalesinden sola devam ederseniz de eski yahudi mahallesine (kazimierz) ve nehre (wisla nehri), oradan da karşıya geçip eski krakow gettosuna gidebilirsiniz.
meydanın sağından devam ederseniz ise muhteşem jagiellonian üniversitesi'ne ve onun güzel avlularına ulaşıyorsunuz. ve böylece bu küçük ama o kadar da küçük olmayan şehrin tüm turistik noktalarını gezebiliyorsunuz :)

tabi siz yine de bana güvenip, ordan yürü soldan devam et dediğime bakmayın, benim bu tarifimde küçük ara sokaklar, minik sağa ve sola dönüşler yok, kabaca bir anlatım bu :) şehir tabiki birazcıcık daha kompleks.

ama artık haydi gezelim :)

öncelikle siz de benim gibi kilise gezmekten bıkıp, artık kiliselere duyarsızlaşmaya başladıysanız

meryem ana kilisesi'ni  bir görmeniz lazım (giriş 10 zloty, yaklaşık 2.5 euro, türkçe kitapçık dahil): içindeki wit stwosz'un altarı gerçekten eşsiz. altar meryem ana'nın soy ağacını ve göğe alınışını gösteriyor, tamamen ağaçtan oyulmuş, boyanmış ve hikayeyi figürlerle anlatan mükemmel bir parça. normalde bir dolap şeklinde kapalı duran altar 11-18 saatleri arasında açılıyor, ilk açılışında devasa bir kalabalık olsa da biraz sabrederseniz ağzına kadar yaklaşabilirsiniz :)
bunun dışında bu kiliseyle ilgili diğer ilginç şey: büyük kulesinde 14. yy'dan beridir çalınan borazan (şimdilerde saatte bir). ki  borazanın en etkileyici notası sanırım gece sisler içindeki boş meydanda yankılananı.. saat başında kulenin yakınında bulunursanız, başınızı yukarı kaldırın, borazanın altın renkli ucunu görebilirsiniz :)

kilisede oyalandıktan sonra ikinci durak cloth hall.
cloth hall'a yürürken göreceğiniz heykeli merak mı ettiniz? kendisi romantik polonyalı şair adam mickiewicz.
cloth hall'un mimarisi nedir, buraya ne denebilir bilmiyorum; kemerli bir koridor? :) cehaletimi
görmezden gelirsek burası benim için kapalı çarşının bir versiyonu, zira 13. yy'da burada ipek, baharat falan satılıyormuş. içerisi ve dışarısı hediyelik eşyacılarla, amber satan minik dükkanlarla dolu. hediyelik eşyalarınızı buradan alın demiş miydim :)
ayrıca rynek underground, yani görünürdeki şehirden de eski şehrin yer altında kalan kalıntılarını görebileceğiniz yer altı müzesinin girişi de cloth hall'da. fakat ben iyi bir turist olmadığım için "hah işte şurdan giriliyor" diyebileceğim bir kapı görmedim, müzeyi de klostrofobik olacağını düşündüğüm ve vaktimi yer altında geçirmek istemediğim için gezmedim; siz bir zahmet sorarsınız giriş kapısını :) burası pazartesi günleri kapalı, salı günleriyse ücretsiz (diğer günler giriş 19 zloty, yaklaşık 5 euro).

meydanda görülebilecek ufak tefek başka şeyler de tabiki var, mesela town hall tower (belediye kulesi), kulenin önünde yatan dev bronz kafa (neden?) , diğer taraftaki 10. yy'dan kalma taş kilise.. her şeye göz atıp, önlerinde bol bol fotoğraf çektireceğinize eminim :)
ayrıca meryem ana kilisesi'nin arka tarafına geçerseniz yağmurlu bir günde bile çok tatlı görünen rengarenk bir meydanla karşılacaksınız.

town hall tower'ın karşısındaki anny sokağı'na dönüp devam edince
sizi karşılayacak şeydense gerçekten hoşnut kalacağınızı düşünüyorum, jagiellonian üniversitesi'nin de yer aldığı collegium maius, bir iç avlu. kiremit rengi kütüphane binası, astronomi kulesi ve müzeyle çevrilmiş bu 15. yy avlusu gerçekten muhteşem. üst kata çıktığınızda o işlemeli kapılar, duvarlar, kemerler, altın sarısı ve yeşil renkler, sipsivri dik çatı.. alt katta müze girişinin yanındaki koridor.. profesörler geçidi denilen bu koridor üniversitenin serpiştirilmiş heykellerle dolu bir başka bahçesine, profesörler bahçesine çıkaracak sizi.. yemyeşil, tertemiz, tarih, krakow..

buradan çıkınca biraz çikolata yemek ister misiniz? krakow'un çikolata fabrikası (krakowska manufaktura czekolady) az önce jagi'ye giderken geçtiğiniz anny sokağına meydan tarafından paralel szewska sokağında yer alıyor. taze çikolata kokusu bütün sokağa yayılmış tabiki. ön tarafta çikolatayı yaptıkları kalıplaara döktükleri yer varken arkada da kafe ve shop yer alıyor. shopta çalışanların bir kısmı ingilizce bilmemekle birlikte polonya milliyetçiliği yapan gıcık tipler olsa da siz camekanlar arasında gezinip istediğiniz çikolatalardan bir seçki yapın :) hava soğuksa ve sıcak çikolata içecekseniz de (burada veya başka bir kafede) sizi kısaca uyarayım, sıcak çikolata dedikleri şey gerçekten de öyle, eritilmiş çikolatanızı kaşıkla yiyiniz :)


bu yanda yapılacak şeyler hemen hemen bittiği için şimdi meydana geri dönmek ve az önce bahsi geçen beyaz boyalı taş kilisenin (10. yy'dan kalma) arkasındaki grodzka caddesinden peter ve paul'un kilisesine doğru ilerlemek gerekiyor. girişi ücretsiz olan bu kilisenin (duyarsızlığımı mazur görün)  içeriden pek bir numarası yok ama dışarıdan o eski cephesini ve girişindeki gotik heykelleri çok beğendiğimi not düşmek istiyorum. hemen dibindeki kilise ise aynı zamanda bir manastır. buraya girip çıkan rahipleri rahipleri selamlayın çekinmeyin. bu manastırın numarası ise the station of the cross adı verilen penceresi. rengarenk bir şahaser. beni etkileme düzeyi ise on üzerinden 4. benim gibi akşam vakti bir ayine denk gelirseniz mutlaka katılın. içerisi oldukça ufak olmakla birlikte, hayatınızda ilk defa bir ayini bu kadar yakından (gerçek anlamda, fiziksel olarak:) izleme şansı elde edebilirsiniz..


şehrin bu yanında binalar temiz ve yenilenmiş, aradaki farkı buradan biraz uzaklaşıp yahudi mahallesine ilerlediğinizde daha iyi anlayacaksınız fakat henüz oraya gelmedik. bir de wawel kalesi var tabi. ancak laf uzadı siz sıkıldınız..

arkası yarın :)






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder