krakuff 2

bilinmeyen bir şehrin bilinmeyen sokaklarında kaybolmaya hevesli bir özgür kuşun en büyük dileği nedir? sonsuz uçsuz bucaksız bir mavi gök altında işte bunu, bu çatısı göğe yükselen kuleleri, altınla yıkanmış kubbeleri, tarihi ve efsaneleri görmektir elbette. o halde bir hayal daha gerçek oldu, bir gece daha güzel düşlere dalabilirim.

efsaneye göre bundan tam 700 yıl önce, lehistan ülkesinin başkenti krakow'da kral krakus zenginlik, masum ve cesur halkı refah içinde sefa sürerken nereden geldiği belli olmayan  kocaman, acımasız bir ejderha şehre musallat olmuş. wisla nehrinin kıyısındaki bir mağarayı kendine mesken tutan bu ejderhanın en büyük zevki ise bakire kızları yemekmiş. şehrin halkı ejderha evlerini yakıp yıkmasın, onları öldürmesin diye ayda bir kez bir bakireyi mağaranın önünde ejderhaya kurban ediyormuş. nice kahraman savaşçı, şövalye ejderhayı defalarca öldürmeye çalışmış fakat başarılı olamamış. kim ki ejderhaya biraz fazla yaklaşsa, daha çelik gibi sert ve dayanıklı pullarının en zayıf noktası olan karnına kılıcını saplayamadan, ejderha onu ateşiyle kül ediyormuş. yıllarca süren bu mücadelelerden sonra bir gün, artık kurban edilecek bakire kalmamış şehirde, elbette kralın güzeller güzeli kızı wanda dışında. kral kızını kurban etmemek için çareler aramaya başlamış ve demiş ki "her kim ki ejderhayı öldürürse, kızımı onunla evlendireceğim ve o kişi benden sonraki kral olacak". binlerce insan denemiş ve her defasında kül olmuşlar, ta ki zavallı ama cesur ve akıllı ayakkabı tamircisi skuba ortaya çıkana kadar. bir koyun postunun içini kükürtle dolduran skuba ejderhanın mağarası önünde beklemiş, beklemiş, beklemiş, ta ki ejderha bu tombul, güzel koyunu yiyene kadar. ejderha içi kükürtle dolu koyunu yemiş ve öyle susamış öyle susamış ki ilk işi hemen nehre uçmak olmuş, susuzluğunu gidermek için nehrin bütün suyunu içmiş ve sonunda öyle şişmiş ki patlayıvermiş.
ejderha ölünce, kral sözünü unutmamış ve skuba kahraman olmuş, böylece hem kralın kızıyla evlenmiş hem de bu güzel şehrin kralı olmuş.
ve işte muhteşem wawel kalesi ejderhanın yaşadığı ve öldüğü bu yerin hemen üstüne, nehrin kıyısındaki tepeye inşa edilmiş.
ejderhanın mağarası ve heykeli kalenin hemen aşağısında ziyarete açık, girişi 3 zloty (ulaşmak için kaleden indikten sonra, kalenin tam arka tarafına nehir kıyısına doğru yürümeniz gerekecek; çok küçük bir alan kaplıyor gözden kaçabilir. ve ek olarak, hediye etmek için alabileceğinizi düşündüğüm renkli taşlar üzerine minik ejderha figürleri en ucuz buradaki seyyar hediyecilerde satılıyor). fakat efsanedeki ejderhayı gözünüzde nasıl canlandırdıysanız onu unutun, heykel öyle cılız öyle miniminnacık ki olsa olsa komik görünüyor :) zira bu haliyle tek bir meyve bıçağı darbesiyle öldürülebilecek gibi görünüyor :) her 15 dk'da bir de minnacık alevler püskürttüğünü de söylemeden geçmeyeyim.


fakat wawel kalesi gören gözleri hayran bırakacak kadar güzel gerçekten.


yüksek bir tepede yer aldığı için nehre ve şehire birçok açıdan bakabiliyorsunuz ve baktığınız her şey güzel görünüyor :)

kalenin içini gezmedim, kraliçenin tarağını, kralın yazı masasını, altın varaklı tuvaletleri, tenteli king size yatakları görmek istemedi canım, fakat evet yine yüzeysel oluyorum :) elbetteki kalenin dışı kadar içi de tarih, siz beni anladınız :) müze gezmeyi seven bünyeniz kaleyi görmek istiyorsa gezmek istediğiniz bölümleri seçip biletlerini ayrı ayrı almalısınız çünkü kombine bilet seçeneği yok. kalenin bütünü katedral, devlet işlerinin görüldüğü daireler, kraliyet ailesinin yaşadığı daireler, kalenin en eski halinin sergilendiği bir galeri gibi alanlardan oluşuyor. içeri girmeden bahsi geçen yerleri dışarıdan görmek elbetteki mümkün :) daha fazla bilgi ve bilet fiyatları için: www.wawel.krakow.pl/en
kalenin katedralinin girişi ücretsiz (içeride bir şey yok diyormuşum:)), fakat katedrale bağlı olan sigismund'un çanı'nı veya kraliyet mezarlarını ziyaret etmek isterseniz giriş 12 zloty.

şehrin yahudi mahallesini, kazimierz'i anlatmak üzere ise geri döneceğim :)