Sayfalar

30 Eylül 2012 Pazar

bir interrail hikayesi: italya'ya nasıl gittik?

haydi yapalım deyince, çok üşenmediysem, yapacak potansiyelim bulunduğundan; üniversitenin ikinci yılında pek sevgili arkadaşım wilson ile interrailımızı yapmaya karar verdik. bende oturdum, aslında elime yüzüme bulaştırdığım ama o zaman için mantıklı gelen bir plan yaptım.

biliyorum siz de öylesiniz: ilk yurt dışı gezim olacağı için avrupa'da ayak basmadık toprak parçası bırakmak istemiyordum, ama mantıklı her insanın düşünmeden söyleyeceği gibi 22 günde 22 ülke, hatta 22 günde 10 ülke bile gezmek mümkün değildir; hah belki de mümkündür ama en azından sağlıklı değildir. 

planlarım öncelikle en üst ülke rakamını tutturmaktı. bu yüzden büyükçe bir plan hazırladım: italya'dan avusturya, çek, almanya, hollanda, belçika, fransa rotasını izleyecek ispanya'da bitirecektik. ve çok şükür böyle bir şey olmadı.
interrailcılar genelde yunanistan üzerinden italya ve sonrasında bu rotayı izleyerek plan yaparlar, her ülkede iki gece kalınacak, gece treni kullanılacak, trende uyunduğu için minimum kalma parası ödenecek. fakat buradaki mantıksızlığı görebiliyorsunuz diğ mi? gezi planlamak da ayrıntılarda saklıdır. bir ülkede iki gün kalmak nedir arkadaş? taksimi gezdin döndün gibi bir şey bu.
ve sıradaki öğüt  "yeağ ben sadece büyük şehirleri görücem zaten iki gün yeter hatta bazısına birer gün bile yetermiş diyolar" diyenler için geliyor.
bazı şehirlerin küçük olduğu, porto gibi, bratislava gibi örneğin, gezmek için 1 veya 2 günün yeteceği doğrudur. ama hesaba katılması gereken bu işin bilgisayar başında haritadan yer seçmeye benzemediğidir. 5-10 ülkeden bahsediyorsunuz, gece treni diyorsunuz, bunlar eşittir kalitesiz uyku, su toplamış ayaklar, az para maksimum tasarruf ve yarı tok akşamlar.
şimdiki aklım 18 yaşımın enerjisinde olsa yapacağım şey şu olurdu: birbirine yakın birkaç ülke seçer tadını çıkara çıkara gezerdim; italya, avusturya, çek, almanya mesela veya almanya, hollanda, fransa veya.. ne dersiniz gençler yapalım mı bir interrail :) fakat şu anki aklım şu yaşımda olduğu için diyeceğim şudur ki, sakin olun, her defasında bir ülke. italya'ya gidin örneğin 2 hafta, ispanya'ya gidin, parklarda, kafelerde oturun, binalara bakıp müzeleri gezip dönmeyin sadece, şehirlerin keyfini de çıkarın.

peki bütçe planlaması? neye ne kadar gidecek? ben gezilerimi planlarken gerçekçi bir bütçe planlaması yapabilmek için öncelikle hostel araştırması yaparım: 3-5 euro aşağı ve yukarı oynasa da diyelim ki -günlük 20 euro artı günlük yemek masrafı, o da ortalama günlük 15 euro artı günlük ulaşım masrafı, ona da diyelimki 5 euro, bunları toplayıp kalınacak gün sayısı ile çarpalım. bir de bunlara şehirler veya ülkeler arası ulaşımı da, internet araştırması sonucu bulduğumuz fiyatları dikkate alarak, katalım. ta taa işte hazır :) bu, gidince yanınızda olması gereken miktar tabi, daha az veya çok harcarsınız o ayrı, biz ortalama bir fiyat çıkardık. bütün masraflar için buna interrail bileti, uçak ve vize parasını da ekleyin.

şimdi bunları bırakalım da bana dönelim :) biz sevgili wilson'ımla uzun uzun interrail biletini kaç günlük almak lazım gelir'i tartıştık önceleri: -bölgelere ayrılsa da tüm ülkeleri kapsayan 10, 15 veya 22 gümlük biletlerden hangisi?
sonra tartışmalar çeşitlendi: hangi ülkelere gidilecek, hangi şehirler gezilecek, kaç gün kalınacak ve maliyeti ne olacak?
uzun tartışmalar sonucu verdiğimiz karar çok ülke gezmenin hem maddi hem manevi açıdan kar olmadığı, minimum zamanda minimum ülke gezmenin akıllıca olduğu oldu: 3 haftada 3 ülke (ki şimdi bile düşününce bu eziyet neden?)
peki 22 gün bilet almak, geçişleri uçakla yapmaktan daha mı ucuz olacaktı? cevap hayır, olmayacaktı. oldukça pahalı olduğunu düşündüğüm interrail biletine paramızın çok büyük bir kısmını vermiş olacaktık bu durumda. 
önce italya'dan başlama fikri geldi: roma. ama italya üzerine konuştukça fark ettik ki, orada görmek istediğimiz çok yer vardı; napoli, floransa, pisa, venedik.. italya'dan sonra ispanya'yı görmek istiyorduk bir de: sevgili barcelona, gaudi!
benim üçüncü tercihimse fransa idi, paris!
plan hazırdı ama bu ülkeler hop diye birbirine geçilecek ülkeler değildi; memleket şartları çetin, yollar uzundu. biz 6 günlük tek ülke bileti almaya karar verdiğimizden tren bizim için pahalıya geliyordu. sevgili avrupa'da çoğu zaman tren uçaktan pahalıya gelebiliyor: her ne kadar leş olsa da ryanair diye bir şey var. ryanair low-cost havayolu şirketlerinden biri. şehir merkezine uzak havaalanlarından kalkıyor, yalnızca 10 kg kabin bagajı hakkınız var, her şeyi mesele, konforsuz ama elbette çok ucuz..
milan'dan barselona pahalıydı, madrid ucuzdu: 10 euro! 10 euro diyorum! madrid'den barselona zaten tamam. lakin ordan fransa'ya geçmek mesele. paris'e ucuz bilet bulmak imkansız görünüyordu. üstelik paris'ten türkiye'ye dönmek bütün yol masraflarımızın toplamından pahalı olacaktı. bu yüzden türkiye'ye en ucuz nerden dönüleceğine bakmaya başladım, cevap amsterdam'dı. rotamız interrail için pek de uygun değildi gördüğünüz gibi, ama biz interrail yapmak istiyorduk! öte yandan da rahat etmek, gece trenlerinde sürünmek de istemiyorduk, istasyonda yatmayacaktık, belimizi kopartacak devasa sırt çantalarımız olmayacaktı, her yere tin tin bizimle yürüyen çek çekli çantalarımızı götürecektik. 

sonuçta blu-express'ten aldığımız bilet ile atladık gittik roma'ya. sonrası sevgili, muhteşem italya. tarihlerimizi kesinleştirdik ryanair'dan ara biletlerimizi ve en son dönüş biletimizi aldık amsterdam'dan. her şey hazırdı. 

italya rotamız belliydi, roma'dan milano'ya. aradaki muhteşem şehirlerse, napoli, floransa, pisa, lucca, bologna, livorno, verona, (birkaç ufak şehir daha, mesela ferrara), venedik, milan, bergamo.
ve ordan ver elini madrid, barselona ve amsterdam. 

3 haftada 3 ülke ve birçok şehir gezdik, çok yorulduk, çok aç kaldık, çok eğlendik. 2 gece havaalanında (uçak saatlerinden ötürü), geri kalan günlerde hostellerde kaldık (25 kişilik odada da yatmışlığımız vardır), sandviçlerle, hazır yemeklerle beslendik (bugün yine açız evlatlarım diyordu peder, lakin yarın..ümid edelim ki yarın..), müzeler gezdik, parklarda oturduk, sokaklarda kaybolduk, haritasız yolumuzu bulduk, günde neredeyse 15 saat yürüdük..

3 haftada 15 ülke gezmediğime memnunum. tek memnuniyetsizliğimse amsterdam'dır. iki güney ülkesinden sonra fazlaca soğuk bulduk amsterdam'ı. gönül isterdi portekiz'den veya fransa'dan dönülsün, ama fiyatlar izin vermedi. ve ben hala ikisini de göremedim, lakin 1 ay sonra portekiz'den bildiriyor olucağımdan şimdi üzülüyor numarası yapmaya içim pek de elvermiyor :)

sevgiler :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder