ekim ayının son günleri. varşova'da hava 10 derece civarında ama akşamları 0'a yaklaşıyor. istanbul'da herkes boğazda çay keyfi paylaşıyor, çünkü güneş tam tepede ve hava hala sıcak. ben montuma sıkı sıkı sarılmış warsaw central station'da (lehçe warszawa centralna: varşava centralna) krakow (lehçe krakuf) trenini bekliyorum. 3 saatlik tren yolculuğundan sonra sabah 8'de krakow'a varacağım. yalnızım. krakow için 5 gün veriyorum kendime. 3 gün sonra arkadaşlarımla buluşacağım ve uzun zamandan sonra ilk defa yalnız gezmiyor olacağım.
ama önce pratik bilgiler:
Sayfalar
9 Mart 2015 Pazartesi
2 Mart 2015 Pazartesi
erasmusmusmus
bilmeyenler için en baştan başlayalım.
erasmus nedir? ab fonlarından bir hibeyle bir ab üniversitesine gidip, derslere girmediğiniz, parti parti gezip 20 kişilik arkadaşlık gruplarıyla dolaştığınız, aldığınız hibeyi ordan oraya gezerken yediğiniz bir programdır :)
değildir aslında ama biz öyleymiş gibi yapıyoruz. gidip de akademik bir donanımla dönen var mıdır? ben bile öyle dönmediysem, sanırım yoktur. fakat bu durum sizin ya da benim değil; gönderen okulun 10 yıldan fazla süredir bu işi yapmasına rağmen konudan bir haber koordinatörlerinin, misafir eden okulun giriş niteliğinde verdiği tırt derslere giren hocalarının "ya bunlar zaten gezmeye gelmiş, ben ne anlatayım bunlara" zihniyetinin hatasıdır.
halbuki hayallerim vardı: tezimi yazacaktım, ingilizcemi geliştirecektim, arkadaş edinecektim, sosyalleşecektim, başka bir dil öğrenecektim..
terslikler ta ilk anda başlıyor. hangi belgeler, kime, ne zaman, hangi sırayla, ne şekilde hazırlanacak ve verilecek gibi temel bir bilgiye bile kendiniz ulaşmak zorundasınız. çünkü üniversitenin ilgili birimi sizinle ilgilenmek, sizi bırakın en ufak bir şeyle dahi ilgilenmek istemiyor. devlette iş bulmuş, adama ne ki.. halbuki bir minik yönerge hazırlamak, konuya hakim bir kişiyi bir köşeye oturtup yardım etmesini sağlamak çok da zor olmasa gerek. neyseki internet var da insan kendi kendine yapabiliyor her şeyi.
peki eğitim sistemi niçin var? biz kendi kendimizi eğitelim diye tabiki :)
erasmus nedir? ab fonlarından bir hibeyle bir ab üniversitesine gidip, derslere girmediğiniz, parti parti gezip 20 kişilik arkadaşlık gruplarıyla dolaştığınız, aldığınız hibeyi ordan oraya gezerken yediğiniz bir programdır :)
değildir aslında ama biz öyleymiş gibi yapıyoruz. gidip de akademik bir donanımla dönen var mıdır? ben bile öyle dönmediysem, sanırım yoktur. fakat bu durum sizin ya da benim değil; gönderen okulun 10 yıldan fazla süredir bu işi yapmasına rağmen konudan bir haber koordinatörlerinin, misafir eden okulun giriş niteliğinde verdiği tırt derslere giren hocalarının "ya bunlar zaten gezmeye gelmiş, ben ne anlatayım bunlara" zihniyetinin hatasıdır.
halbuki hayallerim vardı: tezimi yazacaktım, ingilizcemi geliştirecektim, arkadaş edinecektim, sosyalleşecektim, başka bir dil öğrenecektim..
terslikler ta ilk anda başlıyor. hangi belgeler, kime, ne zaman, hangi sırayla, ne şekilde hazırlanacak ve verilecek gibi temel bir bilgiye bile kendiniz ulaşmak zorundasınız. çünkü üniversitenin ilgili birimi sizinle ilgilenmek, sizi bırakın en ufak bir şeyle dahi ilgilenmek istemiyor. devlette iş bulmuş, adama ne ki.. halbuki bir minik yönerge hazırlamak, konuya hakim bir kişiyi bir köşeye oturtup yardım etmesini sağlamak çok da zor olmasa gerek. neyseki internet var da insan kendi kendine yapabiliyor her şeyi.
peki eğitim sistemi niçin var? biz kendi kendimizi eğitelim diye tabiki :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)