köprünün sol yanında dolaşmaya üşendiğim bir katedral daha var: serra do pilar. bana nedense londra'daki globe theatre'ı hatırlatıyor, ortaçağa özgü bir havası var. mutlu anılarla dolu kafamı sallayıp aşağıya inişi düşünüyorum. yürümek ya da yürümemek, işte bütün mesele bu.
param bol olduğundan yürümek yerine teleferiğe binmeye karar verdim. tek yön 5 euro, biletle beraber bir de şarap mahzenlerinden birinde beleş şarap tadımı hediye ediyorlar. teleferiğin pek taraftarı yok, birkaç ingiliz amcayla beraber bir kabine atlayıp şehrin üzerinden kayarak aşağı indik.