Sayfalar

23 Aralık 2012 Pazar

portekiz 103: nerede kalmalı?

lizbon da kalınabilecek yerler için birbirine yakın birkaç merkezden bahsedebiliriz. benim tercihim porto öncesi ve sonrası olmak üzere rua augusta'da  iki ayrı hostel oldu:  yes lisbon hostel ve travellers house: birbirinden harika merkezi, konforlu, rahat, müthiş personele sahip iki hostel.

4 gün kaldığım yes lisbon hostel, rua augusta'yı dik kesen bir sokakta, caddeye 50 metre. sokak iki yandan caddeye açıldığı için hava karardıktan sonra ıssız veya karanlık olma durumu yok. hostelde akşamları lezzetli yemekler (çorba, salata, ana yemek ve tatlı) ve 4 içecek 10 euro, pub crawl almanız durumunda 15 euro. kahvaltı basit (reçeller, mısır gevrekleri, peynir, salam, birkaç çeşit ekmek, kahve ve çay) ama doyurucu. odalar banyolu ve ranzalı, arka taraftaki odalarda yangın merdiveninden sebep balkonlar var; ranzalar perdeli olduğundan özel alanınız da oluyor, altlarında çantanızı kilitlemeniz için geniş çekmeceler de var -daha ne olsun. hostel'de her sabah 2-3 saatlik rehberli yürüyüş servisi var, ücretsiz.

rua augusta, travellers house'dan görünüş
travellers housesa müthiş kahvaltısı -size özel yapılan omlet ve krep artı zengin çeşitli açık büfe-, geniş ve rahat ranzalarıyla augusta caddesinin tam ortasında cadde manzaralı bir hostel. üzerinde fazla düşünmedim ama sanırım bugüne kadar kaldığım hosteller içinde de en iyisi. ortak alanı tv odası, bilgisayar odası gibi bölümlerden oluşuyor, koltukları eski ama rahat, dekorasyonsa tartışmasız çok zevkli. hostelin bir diğer güzelliği, her akşam için ayrı ayrı hazırladığı aktiviteler. örneğin henüz fado dinlemeye gitmediniz mi? travellers house personeli akşam sizi alıp götürüyor, gezdiriyor, yediriyor, içiriyor. 5-10 euro bir şey ödüyorsunuz karşılığında da tabii.

22 Aralık 2012 Cumartesi

portekiz 102: hava, su, ekmek


lizbon ve porto enlem olarak marmara civarına denk gelir, lakin ikisi de okyanustan bol rüzgar, bol yağmur alır, açıklıktır, ağaçlıktır, karadeniz gibi yeşil, istanbul gibi tepe tepe yüksektir. benim gittiğim gibi kasım ayında gitmeyi planlıyorsanız söyleyeceğim tek şey havanın soğuk olacağıdır.

orada yaşayanların söylediğine göre hava nisandan ekime kadar oldukça sıcak oluyormuş. erken ilkbaharda veya geç sonbaharda gitmeyi planlıyorsanız kalın kazaklar ve içi sıcacık polarlı uzun bir yağmurluk iş görecektir. yağmur ve fırtına bahar-kış aylarında portekiz'in karakteri gibi bir şey. diğer forum ve bloglarda yazdıkları gibi güneşli günler yok mu derseniz, evet var, ama yüksek yerlerde rüzgar gene de dondurucu. sen bile bile kalkıp kasımda gittin iyi mi oldu derseniz, ne iyi ne kötü oldu derim. incecik trikolarımın üzerine kapüşonlu polarımı üzerine de deri montumu giyip donduğum günler kadar, güneşte kemiklerimi ısıttığım günlerim de oldu.

18 Aralık 2012 Salı

portekiz 101

ben varmayı değil de yolda olmayı sevdiğimden olsa gerek hayallerimde yalnızca giderken görüyorum kendimi hep; hiç düşünmüyorum ve planlamıyorum, sadece uçağa atlıyorum ve gidiyorum, o kadar. oysa insan öyle elini kolunu sallaya sallaya atlayıp bir uçağa -veya tardisine gidemiyor. böyle bir dünya henüz yok maalesef; en azından sorumluluk hissiyatına sahip, planlı insanlar için. çantalar hazırlanacak, şehrin merkezi yerleri tespit edilecek, ona göre hostel bulunacak, otobüslere metroya ulaşıma bakılacak, gezmeye değer yerler ve değmeyecek yerler araştırılacak.. gezme işi angaryası çok bir iş ne yazıkki.

kısmen aydınlatıcı olsalar da portekiz'le, özellikle de lizbon'la ilgili blog yazıları ya çok eski ya da çok şahsiydi, porto'yla ilgiliyse nerdeyse hemen hemen hiç kimse bir şey yazma gereği duymamış -halbuki ne güzel bir şehir! ben de bilgilendirici bir yazı yazmayı kendime görev edindim. öyleyse başlayalım.


nasıl gideriz?
lizbon-istanbul arası direkt uçuşlar thy'nın orta uzun uçuşu ile 4 saat 20 dakika sürüyor, inmesi kalkması derken de 5 saati buluyor. biletler benim gibi bir kampanya yakalayamadıysanız gidiş dönüş 400 tl civarından başlıyor. yol uzun, uçak sıkıcı. ama thy bir soğuk, bir sıcak, bir de yemek servisi olmak üzere üç defa servis yapıyor, entegre tv'nin de faydası çok tabii. en güzeli hostesten bir yastık bir de polar battaniye isteyip tv'den  bir iki film seyretmek, sonra gelsin şaraplar, biralar, gelsin mis gibi yemekler, kahveler, çaylar.

15 Aralık 2012 Cumartesi

hür kuş: beklenmedik yolculuk

yemyeşil tepelerin üstünde nehre hakim rengarenk eski evler, evlerin minnacık balkonlarından sarkan çiçek kokulu çamaşırlar, beyaz kuleli kiliseler, kulelerden çıkılan masmavi gökyüzü, surlarla çevrili kaleler, kalelerin gözetleme kulelerinden hakim ayaklar altında şehirler ormanlar nehirler bulutlar, ilerde sonu olmayan okyanus, okyanusta bir zamanlar dünyayı keşfeden gemilerin havada asılı kalmış dumanları, dumanların izinden köprüler, siyah beyaz bir resimden esin alınmış da çizilmiş gibi desenli yollar, yolların ötesinde mermer saraylar..

bir zaman bir cennet var ise izleri portekiz'de gün ışığı gibi parlıyor hala.

bir buçuk ay öncesi..

eylül ayının sonları, doğum günümden birkaç gün öncesi, yazın 1 aylık karadeniz gezisinden sebep başka yere gidememiş bünye kış yaklaşırken telaşlı, kar yağacak da yollar kapanacak, soğuk olacak da gezemeyecek diye korku dolu. tembel eli mouse'u oynatıyor; düzenli aralıklarla hava yolu firmalarının sitelerini geziyor, pegasustan türk hava yollarına, easyjetten sunexpresse, skyscannerda genel bir aramadan bluexpresse iberiaya ve ordan nicelerine. telaşlı bünye bir de kaygılı, çünkü azcık parası uçak parasına anca yetiyor, belki bir de birkaç günlük hostel parası çıkıyor kırmızı telefon kulübesi kumbarayı boşaltınca.. thy'ye bakmak dahi istemiyor, çünkü ordan bir bilet alabilmesi için önce bir iş bulmalı. hem nereye gidecek, paris'te bir haftasonu?  prag'tan budapeşte'ye bir orta avrupa turu? almanya'da bir hafta? gönül venedik'te gezmek istiyor yine, daracık sokaklarda, geniş meydanlarda, köprülerde yürümek, lagüne karşı kahve yudumlamak istiyor.